21 Ağustos 2014 Perşembe

Boğaz'ın antik gelini KIZ KULESİ



Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan ve neredeyse İstanbul’un tarihine eş bir tarih yaşamış ve bu kentin yaşadıklarına tanıklık etmiş Kızkulesi İstanbul’un en önemli anıtsal yapılarından biridir. Onsuz İstanbul eksik kalır. Nice aşkın, sevdanın, yalnızlığın ya da ulaşılmazlığın simgesi olarak sanatçılara; -ressamından, yazara, şairinden, müzisyene, yönetmeninden, fotoğrafçıya-  ilham kaynağı olmuş; sanatçının tuvalinde, objektifinde, kamerasında, dizelerinde, satırlarında ve bestelerinde tüm gizemiyle yerini almıştır.
Kız Kulesi öyle bir konumdadır ki, onu vapurda, İstanbul’un boğaz şeridindeki tüm semtlerinde, tepelerinde görebilirsiniz. Harika silueti fotoğraf tutkunuzu harekete geçirir adeta. Kız Kulesi zarif görüntüsü ile öyle güzel pozlar verir ki size… şair de olursunuz bir anda ressam da.


İstanbul Destanı
İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
Ama şu Kızkulesinin aklı olsa
Galata kulesine varır
Bir sürü çocukları olur


Bedri Rahmi Eyüboğlu
Kızkulesi sadece sanat eserlerinde göstermez kendini… Kızkulesi her yerdedir. Kimi zaman özlemleri taşıyan mektupların üzerindeki bir puldadır.  Kimi zaman harika bir kreasyonla bir perdede, döşemede…  objede, defterin, kalemin ve bir kâğıt helvanın üzerinde durur muhteşem siluetiyle.  Bir bakarsınız, eski on liranın üstendedir, bir bakmışsınız elinize geçen ambalajı süslemiştir… Kızkulesi, belki de sahip olduğu binlerce yıllık geçmişinden olsa gerek, insanla, yaşamla öylesine bütünleşmiştir ki hayatın her alanında imgeleriyle çıkar karşımıza.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KIZKULESİ
Bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir.  Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır. Bundan yıllar sonra yani M.Ö. 341’de Yunan Komutan Chares, kulenin bulunduğu adacığa eşi için, mermer sütunlar üzerine bir anıt mezar yaptırır. (Görsel: buradan)

Daha önceleri zaman zaman harap olan ve yeniden onarılan Kızkulesi, İstanbul’un fethi sırasında Venedikliler tarafından üs olarak kullanılır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı sırada Bizans’a yardım etmek için Venedik’ten Gabriel Treviziano komutasında gelen bir filo burada üslenmiştir.
 

Üsküdar’ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 24 yıllarına kadar uzanan  tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur.
Evliya Çelebi’ye göre ise, Kız Kulesi bugün olduğu gibi 17. Yüzyılda da bir mesire yeriydi. Ama aynı zamanda, neferleri, topları, mehterhanesiyle askeri fonksiyonunu da sürdürüyordu.
Bugün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Osmanlı dönemi boyunca Kızkulesi’nin onarılarak ya da yer yer yeniden yapılarak yaşatıldığı bilinmektedir.

Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. ( *Mahmut'un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış) 1832 tarihli tuğrasını taşıyan bir kitabe yerleştirilir.

Osmanlı-barok mimari tarzında yapılan kuleye dilimli kubbe ve kubbe üzerinden yükselen bayrak direği ilave edilir. 1857 yılında bir Fransız şirketi tarafından Kuleye yeni bir fener yaptırılır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.



İlk olarak bir mezara ev sahipliği yapan bu ada, Bizans Döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılır. Osmanlı Döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar birçok işlev yüklenmiştir.
İkinci dünya savaşı döneminde Kızkulesi’nde yenileme çalışması yapılır. 1943’de onarım geçiren kule, 1959 yılında Askeriye' ye devredilmiş, 1965’ de yeniden onarım işlemleri ve 1983 yılından sonra ise kule, Denizcilik İşletmeleri'ne bırakılmış ve 1992 yılına kadar ara istasyon olarak kullanılmış.
 



Bugün anıt Müze olarak işletilen Kızkulesi sadece restoran amaçlı değil, duvarlarındaki bilgi panelleri, efsanelere konu olan görsel sunumlarıyla, eski kullanımına göre biraz daha geliştirilmiş diyebilirim.

En son 5-6 yıl önce gitmiştim Kız Kulesine,  bu defa Timeline'ı açıklayan ilginç panosu, gelen misafirlere eğlenceli zamanlar geçirmeyi de hedeflemiş.



Asli görevi olan Kız Kulesi, yüzyıllardan beri anıtsal varlığı ile insanlara, geceleri ise önünden geçen gemilere göz  kırpan feneri ile kılavuzluk etme işlevini hiç kaybetmemiştir.

Geçmişten geleceğe, nice hikayeler ve efsaneleri taşırken… en çok da düşlere açılan bir penceredir.
Kız Kulesi’nin efsaneleri de çoktur. Yılanlı hikayeyi pek çoğumuz biliriz. Bunu anlatmayayım size.
Ama hikayelerden biri vardır ki, biz onu günlük hayatımızda dilimizde sıklıkla kullanırız;
“Atı alan Üsküdar’ı geçti”

Osmanlı Dönemi’nde geçen bu hikayede Kahramanımız Battal Gazi’dir;

Battal Gazi'nin askerleri ile birlikte Kızkulesi'ne baskın yaptığını ve kulede saklanan hazineleri alarak, burada yaşayan Üsküdar Tekfuru'nun kızını kaçırdığını anlatır. İstanbul’u (Constantinopoli) kuşatmaya gelen Battal Gazi, kuşatmadan bir sonuç alamayınca Kızkulesi önündeki kıyıya karargahını kurar ve yedi sene burada kalır.
Hikayeye göre, Battal Gazi’nin Üsküdar kıyılarında bu kadar uzun süre kalmasının asıl nedeni ise, tekfurun kızına aşık olmasıdır. Üsküdar tekfuru, Battal Gazi’nin korkusuyla, kızını hazineleri ile birlikte kuleye kapatır. Şam seferini tamamlayarak Üsküdar’a dönen Battal Gazi, kayık ile Kızkulesi’ne gelerek, tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşır. Çokça bilinen "Atı alan Üsküdar'ı geçti" lafı bu hikâyeden gelir.
Bu hikâyeden zamanımıza gelen bir diğer miras da Kızkulesi’nin ismi ile ilgilidir. Türkler, bu olaydan sonra, diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen buraya Kızkulesi ismini vermiştir.
Teras Kafe'de tavandaki gravürler.
Bu arada ben her zaman ki gibi fotoğraf aşkımla kamera elimde gözümün görebildiği güzellikleri çekmeye çalıştım. Güneş tepemizde dik açıdan geldi ise de yine de pırıl pırıl bir havaydı.  Bunlar Galata Kulesinin terasından İstanbul manzaraları...

Galata Kulesi'nin dışarıya bakan
küçük boşluklarından karşı kıyıların silueti.
 
İstanbul kanatlarımın altında....
Burası bizim gözlemevimiz :)
Pür dikkat!..  yabancı kuş giremez bölgemize :)
*****


*****
 
*****
 

Bango cinsi güvercinlere ev sahipliği de yapıyor Kız Kulesi :)
 
 
İstanbul'un tarihini gölgeleyen çirkin gökdelenler....
bir de arkadaki o çirkinlikleri görmemeye çalışın!.. bakın, nasıl da güzel...
 
 
ve...finalimiz!..
Kız Kulesine karşı, bol köpüklü bir Türk Kahvesi ile noktayı koymak güne...
 

İstanbul’a geldiğinizde İstanbul’un kalbi Sultanahmet’i ve çevresini dolaşmadan, boğaz gezisi yapıp, yalılara, tarihi kasırlara, korulara el sallamadan, Kapalı çarşı ve Mısır Çarşısında yüzlerce çeşit baharatın, el dokuması kilimlerin, halıların, bakırların, çinilerin, renkli lambaların ve her çeşit nostaljik dokunun, kokunun, taşın sırlarına ermeden, camilerimizi, kalelerimizi, belli başlı müzelerimizi ziyaret etmeden, lezzet duraklarında miğdenizi şenlendirmeden….  Beyoğlu’nda İstiklal’de tarih, sanat, eğlence, gece ve müzikle  buluşmadan, Veeee  bir de Kız Kulesi’nden İstanbul boğazını seyretmeden İstanbul’u gezdim-gördüm- O’na dokundum demeyinnnn J
Tabi ki İstanbul biter mi hiç!.. bunlar ilk kalemde aklıma gelenler!.. ömür biter de İstanbul bitmez!.. öylesine büyüleyici ve öylesine gizemli bir koca şehir ki!.. keşfetmek biraz da size kalmış…
İstanbul kıyılarından Kız Kulesine bakmak kadar, Kız Kulesi’nden İstanbul’a bakmak da bir başka güzel!..
 


Esin Bozdemir


 
Kız Kulesine Bilet: Gidiş-dönüş + seyir terası: toplam: 20 tl. (öğrenci-emekli 10 tl.)
Detaylı Bilgi için bkz:  Kız Kulesi

5 yorum:

  1. Kız Kulesi, Kız Kulesi olduğundan beri böyle güzel tanıtılmamıştır diyorum da başka bir şey demiyorum.
    Bilgi aktarımının hem samimi hem şiirsel bir dille yazılışının yanı sıra, sürpriz bir şekilde beliren ünlü dizeler tam da yerini bulmuş.Ya o muhteşem ötesi fotoğraflar?
    Sevgili Esinciğim, seyyahım benim, canım rehberim. Ellerin, yüreğin dert görmesin. Kız Kulesi'ne yaraşan,harikulade bir tanıtım olmuş. Çok çok teşekkürler harcadığın emeğe ve vakte...
    Keyifli bir hafta sonu diliyorum. Sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Çokkk teşekkür ederim Zeugma'cım.. Artık bu motivasyonla ben, peş peşe yeni yazıların içine gömülürüm:) yaz geldi geçecek " ben halâ... yaralı, halâ sevdalıyım..." İstanbul'a :)

      Gönüller seyyah olunca, ne yaz sıcakları, ne trafik endişesi bana mısın! demiyor bende:) bu gezmeleri yaratmak için hemen gerekçelerim oluveriyor bir solukta:)

      Sen de sağol Zeugma'cığım.. Emeğe gösterdiğin saygıya, taktirine, içten sözlerine asıl ben teşekkür ederim..

      Ben de sana gönlünce geçireceğin güzel bir hafta sonu diliyorum..
      Sevgilerimle...

      Sil
  2. Zeugma hanıma katılıyorum. Tabi ki sizin gibi sanat tarihi ve fotoğrafa meraklı sanatçılara konu olan 'Kız Kulesi' ancak bu kadar büyüsel ve şiirsel bir ambiyansla anlatılabilirdi... teşekkürler Esin hanım.

    Güzel bir hafta sonu dilerim size ve aileye...
    Mehmet Osman Çağlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Adsız,
      Çok özel bir coğrafyada yaşayınca, ruhlarımız da bizi harekete geçiriyor...
      İnsanın şair de olası geliyor, ressam da, fotoğrafçı da :)
      Değerli sözleriniz için çok teşekkür ederim Mehmet Bey..

      Ben de size ve ailenize
      iyi pazarlar ve güzel bir hafta dilerim..

      Sil
  3. kız kulesi istanbula ayrı bir hava katıyor hiç tartışmasız.

    YanıtlaSil